Rakıyı sevenler parmak kaldırsın..
Peki rakıyı daha da anlamlandıracak olan mezeler de önemlidir diyenler..
Burgazada; diğer adalardan daha az kalabalık, daha küçük.. Bu yüzden daha çok seviyorum bu adayı. Motordan ya da vapurdan indiğinizde, sırasıyla sahile dizilmiş olan balık restaurantları görürsünüz. Aynı zamanda sabahları kahvaltı servisleri de bulunuyor. Adanın 100 metre içerisine girdikten sonra sağ taraftaki yokuş gözünüzü hiç korkutmasın. Sağlı sollu ağaçlar arasıdaki yolda yürümek size de iyi gelecektir. Hatta bazen yamaca yakın kocaman alanlarda sapsarı kır çiçeklerine rastlayabilir, çok güzel fotograflar çekebilirsiniz.
Biraz gezip, biraz hava aldıktan sonra Barba Yani; Burgazada'nın gülü, çiçeği, hoş sohbetlerin durağı, en önemlisi midenizin bayram edeceği yeri. Takip ettiğim bloglarda aklımın bir köşesine yazmıştım Barba Yani'yi. Ekim ayı başında bir cuma akşamı, iş çıkışı Bostancı motoruna atladık gittik.. Güzel bir haftasonu başlangıcı yapalım, hoş sohbetler edelim dedik. Bostancı motor iskelesinden inince sağdaki ilk meyhane. İki gün öncesinden rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Yer bulmakta sıkıntı yaşandığını biliyordum çünkü. Nitekim iyi ki de öyle yapmışız. Biz 7 gibi masamıza oturduğumuz sırada Barba Yani'den oturacak masa yokken ( ortalama 50 kişilik mekan), şaşırtıcı şekilde diğer sıralı meyhanelerde birer ikişer masa doluydu sadece. Neymiş bu yerin sırrı dedik ve rakının yanında mezelerimizin siparişini verdik. Tabi kiiiii ben bir patlıcan canavarı olarak her çeşit patlıcanın siparişini verdim. Karides, kalamar en baş köşede yerlerini de aldılar. Kavun peynir rakının ayrılmaz parçaları..Bir de ortaya levrek siparişi verdik, başladık rakı eşliğinde tadımlara. Sonra anladık bu mekanın neden ağzına kadar dolu diğerlerinin sinek avladığını. (gerçi gecenin ilerleyen saatlerinde diğer mekanlarda doldu ama ilk dolan bizimkiydi sonuçta:)
Güveçte kalamarları efsaneydi, bitince ikincisini de sipariş ettik. Patlıcanların tadı hala damagımda. Bence bu kadar lezzetli yapan şey, mezelere hafif tatlılık vermek için kullandıkları bişeydi. Şeker mi var bunlarda acaba diye birkaç kere düşündük çünkü.
Her gün mü var bilmiyorum ama, biz gitttiğimizde ud ile yemeklere eşlik eden bir sanatçı da vardı. Kulak misafiri olduk, bir iki yıl önceki şarkı yarışmalarında finale kalanlardanmış. Garsonları da tatlı insanlardı, servislerde gecikme gibi durumla da karşılaşmadık. Kapalı ve açık her iki şekilde de oturma imkanınız bulunuyor. Sadece, tek lavabosu olduğundan dolayı 10 dakika kadar tuvalet sırası beklediğimiz oldu. Onun dışında keyfimizi kaçıran bir durumla karşılaşmadık.
Deniz kıyısındaki manzara, tadı damağımızda kalan yemekler ve hoş sohbet ile güzel bir akşam geçirdiğimizi içtenlikle söyleyebilirim. Gece de son motor olan 23.20 motoruyla da geri döndük. Geri dönüş yolunda, sanki mekanda oturmaya devam ediyormuşuz gibi, gece boyunca yan masalardaki insanlarla yolculuğumuzu yaptık zaten :) Bu arada unutmadan ekleyeyim; aynı sırada 2 tane Barba Yani meyhanesi bulunuyor. Denize sırtınızı verdiğinizde solda, ilk sırada olan, ilk açılan ve diğerine göre daha çok tercih edileni. Yemeklerinin tadında fark var mı bilmiyorum ama, benim de okuduğum bloglarda daha çok ilkini öneriyorlar. 2 kişi, kişi başı 70 lira civarı hesap ödedik. Birim faydasını ölçtüğümüzde bize uygun geldi açıkçası :)
Yolunuz düşerse ya da özellikle giderseniz, öncesinde yer ayırtmayı unutmayın :)
Şööyle mekanın fotografını da ekleyeliiim eksik olmasın :)
Sevgiler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder